News & Insights

09/10/2020 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan; 17/07/2020 Tarih, 2019/40 E., 20/40 K. Sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı Hk. (“Anayasa Mahkemesi Kararı”/”Karar”)

Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası kaynaklı davalarda uygulama konusu olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ndaki (“Kanun”) bazı maddelerin Anayasa’ya aykırılığı sebebiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru sonuçlanmıştır.

Başvuruda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun aşağıdaki maddelerinin iptali istenmekteydi:

  1. 90. Maddesinin birinci cümlesinin “… bu Kanun ve (bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda) öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünün ve ikinci cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda..” atfı,
  2. 92. Maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 4. Maddesiyle eklenen (g)(h) ve (i) bentleri,
  3. 17/10/1996 tarihli ve 4199 sayılı Kanun’un 34. Maddesiyle değiştirilen 93. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları…” ibaresi,
  4. 6704 sayılı Kanun’un 5. Maddesiyle değiştirilen 97. Maddesinin birinci cümlesi
  5. 99. Maddesinin birinci fıkrasında yer alana “… zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri,…” ibaresi.

Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru sonucunda, Kanun’un 90. maddesinde genel şartlara yapılan atıf ve 92. Maddesinin (i) bendi Anayasa’ya aykırı bulunmuş ve iptaline karar verilmiştir.

  1. Karar’ın Özeti:
  2. Kanun’un 90. Maddesindeki “Genel Şartlar” atfı bakımından:

Maddi ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin Kanun’un 90. Maddesi aşağıdaki şekildedir:

“Maddi ve Manevi Tazminat:

Madde 90 – Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazmata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlarda hakkında Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”

Kanun’un bu metni itibariyle, sigorta sözleşmesi kapsamındaki borcun temel ilişkisi olan, sigortalının 3. Kişilere verdikleri zararın karşılanması kapsamında, gerçek zarar ile sigorta şirketinin karşıladığı zarar arasında farklılık yaratması, sigorta şirketinin tazminat yükümlülüğünün İdare’nin yetkisi kapsamındaki genel şartlar ile düzenlenmesini, taraflar arasındaki denge ilişkisini bozması sebebiyle Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.

Ayrıca, tazminatın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan genel şartlar ile belirlenemeyeceği ve borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanun ile belirlenmesi gerektiği, idareye geniş takdir yetkisinin tanındığından bahisle ise konu madde Anayasa’nın 13 ve 48. Maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılarak ilgili Genel Şartlar atıflarının iptaline karar verilmiştir.

  1. 92. Maddenin (g), (h) ve (i) bentleri bakımından:

Anayasa’ya aykırılığı sebebiyle başvuru yapılan madde metinleri aşağıdaki şekildedir:

“Zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar:

Madde 92 – Aşağıdaki hususlar zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar:

g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,

h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,

i) Bu kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.”

Anayasa mahkemesi, yapmış olduğu değerlendirmede (i) bendi ile sigorta şirketinin teminatının belirlenmesi hususunda idareye geniş takdir yetkisinin tanınmasının, taraflar arasındaki denge ilişkisini bozması sebebiyle Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatine vararak ilgili bendin iptaline karar vermiştir.

Aynı maddenin (g) ve (h) bendi bakımından ise kişinin kendi kusuruna kendisinin katlanması gerektiği ve sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin, sigorta şirketinin de sorumlu bulunmamasında Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmaması sebebiyle başvurunun reddine karar vermiştir.

  1. 93. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları…” ibaresi bakımından:

Kanun’un azami teminat tutarlarının belirlenmesi görevini İdare’ye tevdi eden ilgili madde aşağıdaki şekildedir:

“En az sigorta tutarları:

Madde 93 – Zorunlu sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazete’de yayımlanır.”

Uzmanlık gerektiren belirli konularda yürütmeye düzenleyici işlem yapma yetkisinin İdare’ye verilebileceği ve bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarını ve azami teminat tutarlarını tespit etme yetkisinin Bakanlığa bırakılmasında Anayasaya aykırı bir husus bulunmadığından başvuru reddedilmiştir.

  1. Sigorta şirketine başvuru zorunluluğu getiren 97. Madde bakımından:

Dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru zorunluluğu getiren Kanun’un 97. maddesini, Anayasa’nın 141. Maddesinde yer alan “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir” maddesi itibariyle, uyuşmazlığın yargıya taşınmadan çözülmesini sağlamak amacını taşıdığından ve bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına orantısız bir sınırlama getirmediğinden Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmamıştır.

  1. Sigorta Şirketine başvuru esnasında talep edilen evrakların Genel Şartlar’da düzenlenmesine ilişkin Kanun’un 99. Madde bakımından:

Sigorta şirketlerince talep edilecek belgelerin gelişen hal ve şartlara göre değişebileceği, bu değişikliklerin genel şartlar ile belirlenmesinin, genel şartların ikincil mevzuat olması kapsamında ve yukarıda öngörülen uyuşmazlığın yargıya taşınmadan çözülmesini sağlamak amacına hizmet ettiğinden Anayasa’ya aykırılık bulunmamıştır.

  1. Değerlendirme ve Sonuç:

Tazminatın belirlenmesine ilişkin Genel Şartlar’a yapılan atfın kaldırılması ile tazminatın belirlenmesinde uygulanacak usul ve esaslar hususunda belirsizlik oluşmuştur. Bu belirsizlik, yeni bir yasal düzenleme yapılmadığı takdirde Yargıtay içtihatları ile doldurulacaktır.

Bu bakımdan, Genel Şartlarda tazminat hesaplamasına dair belirlenen yöntemler (TRH tablosu, emsal ücret yerine vergilendirilmiş gelirin esas alınması vd.)  2015 yılı ve öncesi olduğu gibi Yargıtay içtihadı doğrultusunda (PMF ve progresif rant yöntemi) yapılması gündeme gelebilecektir.

Ancak, PMF tablosunun günümüz Türkiye şartlarına uygulanmasının makul olup olmadığının tartışmalı olması ve bu tartışmanın ortadan kaldırılması amacıyla TRH tablosunun uygulanmaya başlanması düşünüldüğünde, bu konuda yeni bir düzenleme yapılması ihtiyacı doğduğu kanaatindeyiz. Aksi halde, 2015 yılı ve öncesinde olduğu gibi sigorta şirketleri ve Yargıtay arasında farklı uygulamalar ile farklı tazminat miktarlarının belirlendiği bir dönem ile karşılaşılabilecektir.

Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde ise, Yargıtay’ın kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmeliğin dikkate alınacağına dair içtihadı gereğince ve sigorta şirketine başvuru sırasında talep edilecek evrakların anayasaya uygun bulunması itibariyle Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği düşünülmektedir. Ancak, Borçlar Kanunu’na atıf ile meslekte kazanma gücü kaybı yönetmeliğine göre hükümlerle karşılaşılabilecektir.

Bunlarla birlikte, Genel Şartlar ile sürekli sakatlık tanımı dışında bırakılan geçici iş göremezlik/geçici bakıcı gideri talepleri bakımından da sigorta şirketi aleyhine kurulacak hükümlerin artması sonucu doğurabilecektir.

Diğer yandan, Kanun’un 92. maddesinin iptal edilen (i) bendi bakımından ise; Genel Şartlar ile teminat dışı bırakılan tek taraflı sürücü/vefat kazalarında hak sahiplerinin tazminat talep edip edemeyeceği tartışması ve desteğin kusurunun 3. Kişi konumunda bulunan geride kalanlara yansımayacağı yönündeki Yargıtay içtihatları gündeme gelebilecektir.

Netice itibariyle, Zorunlu Trafik Sigortası uygulaması bakımından yeni bir döneme girilmiştir.

Anayasa Mahkemesi Kararı’nın doğuracağı sonuçlar bakımından daha önce kesinlik kazanan uyuşmazlıklar kapsamında yeni bir tartışma yaratmayacaksa da derdest veya yeni doğacak uyuşmazlıklar bakımından yeni bir tartışma getirecektir.

Bu tartışmaların ortadan kaldırılarak uygulamanın netlik kazanması ancak yeni yasal düzenlemeler ile veya yeni döneme ilişkin Yargıtay içtihatlarının oluşması ile sağlanabilecektir.

Bültenimiz ile alakalı olarak aklınıza takılan herhangi bir husus olması halinde ve daha detaylı bilgilendirme için her daim bizlere ulaşabilirsiniz.

This post is also available in: English



Published :
Categories: Insurance & Reinsurance