Dava Şartı Eksikliğinde Süre Verilmesi Konusunda Yüksek Yargı Kararı
26 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunun 97. maddesi değiştirilerek trafik kazası nedeniyle zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiştir. Bu başvurunun usulü ve hukuki mahiyeti, kanunun yayım tarihinden itibaren tartışma konusu olmuş olup uygulamanın ne yönde gelişeceği konusunda yüksek yargı içtihatları önem kazanmıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi, son derece güncel olan 04 Haziran 2018 tarihli kararında çok açık bir şekilde kanunu gai yorumlamış ve sigorta şirketine başvuru yapılmadan açılan davayı reddeden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
“HMK.’nın 115/2 maddesine göre, mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse, davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise, bunun tamamlanması için ilgili tarafa kesin süre verir. Bu süre içerisinde dava şartı noksanlığı giderilmez ise, davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Dava konusu olayda, dava açılmazdan önce sigorta şirketine başvuru yapılması şartı, tamamlanabilir bir dava şartıdır.
O halde, davacıya bu şartın tamamlanması için kesin süre verilere, kesin süre içinde yerine getirilmemesi halinde dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir. HMK.’nın 115/2. Maddesine aykırı şekilde tamamlanabilir nitelikteki dava şartının tamamlanması için davacıya kesin süre verilmeden, ön şart yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde değildir.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin bu güncel görüşü ile birlikte başvuru yapılmaksızın hiçbir şart ve nam altında sulh olunmama kararının ekonomik fayda sağlamayacağı açıkça belirlenmiştir. Keza sigorta rizikosu olan hasar tutarının dava konusu olduğu durumlarda, dava reddedilmeyecek ve davacıya başvuru yapılması için süre verilecektir. Bu başvuru neticesinde hasar ödemesi yapılarak dava konusu haricen ödenme imkanı sağlanacak ve açılmış molan dava konusuz kalacaktır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2018/xxx E. xxx T. 2018/xxx K’dan açıkça yorumlanabileceği üzere yüksek yargının mevcut görüşü bu yöndedir.
Yukarıda yazılanlar ışığında kanaatimizce, sulh anlaşmalarında dava öncesi başvuru şartının yerine getirilmediği hallerde tavan tutar (asıl alacak + fer’iler toplam) olarak asıl alacak teklif edilerek sulh görüşmelerini sürdürmemek hususunda direnç göstermenin pek bir anlamı kalmamıştır. Bu durumun takdirini bilgilerinize sunarız.
Bültenimiz ile alakalı olarak aklınıza takılan herhangi bir husus olması halinde her daim bizlere ulaşabilirsiniz.
Av. Mahmut Barlas
Published :
Categories: Dispute Resolution