News & Insights

İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi  (“Yedinci Yargı Paketi”)

30 Mayıs 2019 tarihinde tanıtılan Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında bugüne kadar altı paket halinde kanun değişikliği yapılmıştır. Yargı reformunun devamı niteliğinde Yedinci Yargı Paketi taslağı, 9 Ocak 2023’te hazırlanmış ve Adalet Komisyonu’ndan geçmiştir. Genel anlamda bu tasarı ile haciz işlemleri karşısında borçluları şahsi alanlarında korumak, zorunlu arabuluculuk kurumunun uygulama alanını genişletmek, delil tespiti süreçlerini kolaylaştırmak gibi hedefler belirlenmiştir. Bültenimizin devamında kamuoyunda Yedinci Yargı Paketi olarak adlandırılan kanun teklifinin getirdiği yenilikler yer almaktadır.

              Evvela Yargı Paketi, borçlu lehine düzenlemeler getirmektedir. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (“İİK”) 79. maddesine getirilecek düzenleme ile konutta haczin yapılması mahkeme kararına tabii olacaktır. Buna göre, icra müdürü haczin yapılması talep edilen yerin konut olması halinde İcra Mahkemesine başvuracak ve haciz için onay alacaktır. İhtiyati haciz durumunda ise mahkeme onayı aranmayacaktır.

İlaveten, İİK md. 82’de haczi caiz olmayan malların kapsamı borçlunun lehine genişletilerek, bundan böyle lüzumlu ev eşyaları ayrımı yapılmadan aile bireylerine ait kişisel eşyalar ile ailenin ortak kullanımına hizmet eden tüm ev eşyasısın hiçbirinin haczedilemeyeceği düzenlenmiştir. Yargı paketi ile borçlunun alacaklı karşısındaki konumu da gözetilerek İİK md. 85’te yer alan haczin “alacağa yetecek miktar” ile sınırlı olduğu ifadesinde, alacak miktarını aşacak şekilde haciz yapılamayacağı vurgulanmıştır.

              Teklifle, yapılan önemli düzenlemelerden biri de arabuluculuk alanındadır. Bu kapsamda 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununda değişiklikler yapılarak dava şartı arabuluculuk kapsamı genişletilmekte ve taşınmazın devri veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklar ihtiyari arabuluculuğa elverişli hale getirilmektedir. Değişiklikle, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar; taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar; komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar bakımından, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmektedir. Ayrıca bazı ticari ve iş uyuşmazlıklarıyla ilgili itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları da açıkça dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmaktadır.

Yine, Kanun’da md. 18/4’te yapılan değişikliğe göre, kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı haller hariç olmak üzere, taraflar ve avukatları ile arabulucunun, ticari uyuşmazlıklar bakımından ise avukatlar ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılacaktır.

Ayrıca milletlerarası sulh anlaşma belgelerinin icrası da kanun kapsamına alınarak Singapur Sözleşmesi ile uyumlu hale gelmeyi amaçlayan değişikliklere, arabuluculuk sürecine ve icra edilebilirlik şerhine dair usul ve esaslara da kanun teklifinde yer verilmiştir.

TTK’nın 500.000 TL altında kalan ticari uyuşmazlıkların tek hakim ve basit yargılama usulü ile çözümleneceğini öngören 4. maddesinde yapılan değişiklikle 500.00 TL’lik sınır, 1.000.000 TL’ye çıkarılmıştır. Benzer olarak, 5325 sayılı Kanun’da da Asliye Ticaret Mahkemelerinde heyet halinde görülecek davaların parasal sınırı, 1.000.000 TL’ye çıkarılmıştır.

1512 sayılı Noterlik Kanunu md. 61’e getirilen düzenleme ile delil tespitini kolaylaştırmak adına önemli bir adım atılmıştır. Yeni düzenleme, HMK 400 vd. maddelerine atıf yaparak noterin söz konusu işlemleri yaparken ilgili maddelerin kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir. Kişilerin noterler aracılığı ile delil tespiti yaptırabilmesinin önü açılmıştır.

Yedinci Yargı Paketi ile 2313 sayılı Kanun’da ve Türk Ceza Kanunu’nda (“TCK”) uyuşturucu maddelerle mücadeleyi desteklemek amacıyla bazı değişiklikler yapılmıştır. İmali ve ticareti yasak olan maddelerin kapsamı genişletilmiş ve yaptırımlar artırılmış, ülkemizde bugüne dek üstünde durulmayan ancak ceza hukuku açısından suçun önlenmesinde önemli bir faktör olan suçluların rehabilite edilmesi ve denetlenmesi düzenlemesine yer verilmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (“CMK”) savunma hakkını ilgilendiren düzenlemeler getirilmiştir. Buna göre, sanığın duruşmada hazır bulunmasının zorunlu olduğu haller genişletilmiş, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararına karşı, itiraz üzerine yapılacak incelemenin esas ve usulden daha detaylı yapılması amaçlanmış ve Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kesin nitelikteki kararlarına karşı savcının sanık aleyhine olağanüstü kanun yoluna başvurması, “kararı etkileyecek nitelikte esaslı hatanın varlığı” şart koşularak zorlaştırılmıştır.

136 sayılı Avukatlık Kanununda yapılan değişikliklerle, mesleğe yeni başlayan avukatların mali olarak desteklenmesi için mesleğin ilk beş yılında baro keseneğinin alınmaması ve adli yardım sisteminin güçlendirilmesi için adli yardım bürosunun gelirlerinin artırılması öngörülmektedir.

Bu Tasarının yürürlüğe girmesi ve yasalaşması akabinde gerçekleşecek güncel gelişmeleri sizlerle paylaşıyor olacağız.

Bültenimiz ile alakalı sormak istediğiniz herhangi bir sorunuz olması durumunda her daim bizlere ulaşabilirsiniz.

             

        

This post is also available in: English


Av. Furkan Şahankaya
Published :
Categories: Other